Translate

27 Mayıs 2008 Salı

DÜNYA ÜZERİNDE PETROL REZERVLERİ, ÜRETİMİ,TÜKETİMİ VE TİCARETİ

PETROL REZERVLERİNİN DAĞILIMI

Halen kesinleşmiş olan petrol rezervlerine 40 ve doğal gaz rezervlerine 62 sene ömür biçilmektedir. 1980 yılından bu yana, net petrol rezervleri %60 ve doğal gaz rezervleri %109 artmıştır. Bu artışın büyük kısmı, 1980’li yıllarda OPEC (Petrol İhracatçısı Ülkeler Teşkilatı- Organization of the Petroleum Exporting Countries) üyesi ülkelerde gerçekleşen keşiflerden gelmektedir. 11 trilyon varilin üzerinde olan dünya üzerindeki petrol rezervlerinin %78’i OPEC ülkelerinde, %16’sı ise OPEC üyesi olmayan ülkelerde (eski Sovyetler Birliği ülkeleri hariç) yer almaktadır. OECD ülkelerinde yer alan petrol rezervleri %8’lik bir paya tekabül etmektedir.
Dünya üzerindeki petrol rezervlerinin %65,3’ü Orta Doğu bölgesinde bulunmakta-dır. Suudi Arabistan tek başına rezervlerin %25’ine sahip bulunmakta ve onu %11’lik bir payla Irak, %9’arlık paylarla Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve İran izlemektedir. Bölgenin rezervleri 1980’li yıllarda büyük artış göstermiş, daha sonra 1990’lı yıllarda Irak rezervlerindeki 12,5 ve Katar rezervlerindeki 9,5 milyar varil artışın dışında genel olarak sabit kalmış veya azalmıştır.
Orta Doğu’dan sonra rezervlerdeki en büyük pay %9,1 ile Güney ve Orta Amerika Bölgesine aittir. Bu bölgenin aslan payı, 1981’den 2005’e gelindiğinde rezervleri neredeyse 4 katına ulaşan Venezuella’ya düşmektedir.
Libya, Nijerya ve Cezayir başta olmak üzere Afrika, petrol rezervlerinin %7,3’üne sahiptir. Toplam rezervlerin %6,2’si eski Sovyet Bloku ülkelerinde bulunmakta, bunların da %74’ü Rusya’da yer almaktadır. ABD, Meksika ve Kanada’da da önemli petrol rezervleri bulunmaktadır. Meksika, OPEC üyesi olmayan önemli bir petrol üreticisi konumundadır. Kaynakların yoğun kullanımı sonucu, Meksika rezervleri özellikle 1990’lı yıllarda %45 oranında (23 milyar varil) azalmıştır.

Sıra No Ülke Adı milyar varil milyar ton Pay
1 Suudi Arabistan 261,8 36,0 24,9%
2 Irak 112,5 15,2 10,7%
3 BAE 97,8 13,0 9,3%
4 Kuveyt 96,5 13,3 9,2%
5 İran 89,7 12,3 8,5%
6 Venezuella 77,7 11,2 7,4%
7 Rusya 48,6 6,7 4,6%
8 ABD 30,4 3,7 2,9%
9 Libya 29,5 3,8 2,8%
10 Meksika 26,9 3,8 2,6%
11 Nijerya 24,0 3,2 2,3%
12 Çin 24,0 3,3 2,3%
13 Katar 15,2 2,0 1,4%
14 Norveç 9,4 1,3 0,9%
15 Cezayir 9,2 1,2 0,9%
16 Brezilya 8,5 1,2 0,8%
17 Kazakistan 8,0 1,1 0,8%
18 Azerbaycan 7,0 1,0 0,7%
19 Kanada 6,6 0,8 0,6%
20 İngiltere 4,9 0,7 0,5%

Liste Toplamı 988,2 134,8 94,1%
Genel Toplam 1.050,0 143,0 100,0%

Rezerv rakamları ancak miktarı kesinleşen ve yerden çıkarılması ekonomik bulunan petrol içindir. Bu rakamlar, jeolojik araştırmalar ve petrol arama ve çıkarma alanında gerçekleşecek teknolojik gelişmelerle değişmeye açıktır. Arama amaçlı bir sondaj kuyusu açılıncaya değin petrolün varlığı kesin olarak bilinemez. Sondaj, karmaşık ve genellikle riskli bir işlem olduğu için sadece beklenen getirisi yeterince yüksek alanlar araştırmaya açılır. Petrol jeologları, petrolün içinde toplandığı yapıları arayıp bulmakla, sondaj mühendisine kuyu açacak bir yer tespit etmekle görevlidir. Petrol kapanlarının yerüstünde, jeolojik yöntemlerle tespiti, her zaman mümkün olmaz. Bu durumda, jeofizik biliminden yararlanmak gerekir. Ancak, hiçbir jeofizik aleti veya metodu, yerin derinliklerindeki petrolü doğrudan doğruya tespit edemez. Sadece petrolün içinde bulunması ihtimali olan kapanları tayin edebilir. Jeofizik biliminin son yıllarda yaygın olarak kullanılan yöntemleri arasında sismik, gravite ve elektrik yöntemleri sayılabilir.
Yeni rezerv arayışları, teknolojik ve ekonomik gelişmelere paralel olarak hız kazanmaktadır. Rusya’nın doğu sahilindeki Sakalin Adası’nda, Kuzey Denizi’nde ve Hazar Denizi’nin Rusya kesiminde büyük petrol rezervleri bulunması beklenmektedir. Ayrıca Kazakistan’ın Kaşagan yöresinde 22 milyar varil petrol kapasitesi tahmin edilmektedir. Sovyetler Birliği’nden ayrılan diğer ülkelerde de Hazar Denizi tabanında yapılacak araştırmalar sonucu Kuzey Denizi’nde bulunması beklenene eşdeğer oranda rezerve ulaşılacağı sanılmaktadır. Türkiye de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla aktif olarak Kazakistan, Azerbaycan ve Libya'da petrol arama faaliyetlerine katılmakta; Türkmenistan, Irak ve Suriye ile faaliyetlerde bulunmak üzere temaslarını sürdürmektedir. Öte yandan, halen 113 milyar varillik petrol rezervi olan Irak’ta petrol rezerv araştırmaları İran - Irak Savaşı’ndan ve Körfez Savaşı’ndan dolayı yapılmamıştır. Ülkedeki petrol rezervlerinin büyük kısmının hiç araştırılmamış Batı Çölünde olması, uzmanlara rezervlerin 220 milyar varilin çok daha üzerine çıkabileceğini düşündürmekte ve Irak’ın petrol rezervlerinin ABD’nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak boyutta olduğu hesaplanmaktadır. Iraklı yetkililer ise, Irak’taki tüm petrol kaynaklarının işletilmesi halinde, rezervlerin 300 milyar varili bile aşabileceğini belirtmektedir. Iraklı yetkililerin yaptırdığı araştırmada, Irak’ın, 5 yıl içinde, petrol rezervi 260 milyar varil olan dünyanın en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan’ın konumunu sarsabileceği öngörülmektedir.
Ancak, yeni rezervlerin keşfi ile teknolojilerin gelişimi ve kullanımı kesinleşmiş rezervleri artırsa da, rezerv artış hızı petrol üretiminin artış hızının gerisinde kalmaktadır.

PETROL ÜRETİMİ
Toplam petrol üretimi genel olarak artış trendinde olup 2001 yılında bir önceki yıla göre %0,3 azalmış ve günlük 75 milyon varil düzeyinde gerçekleşmiştir. 1974 yılında dünya petrol üretiminin %38’ine yakını Orta Doğu bölgesinden karşılanmakta iken 2001 yılına gelindiğinde bu oran %30’a düşmüştür. 1973 yılında dünya petrol üretiminin %53’ünü karşılayan OPEC ülkelerinin payı ise 2005 yılına gelindiğinde %41’dir. Orta Doğu ve OPEC ülkelerinin dünya üretimindeki payları, eski Sovyetler Birliği üretiminin ağırlık kazandığı 1985 yılında sırasıyla %19 ve % 30 ile 1965-2001 aralığındaki en düşük değerlerini almıştır.
OPEC ülkeleri bugün üretimlerinin yaklaşık yüzde 18’ini kendi içlerinde tüketmektedir. İran’da bu oran yüzde 30’a çıkmakta, İran petrol üretiminin ancak yüzde 70’i ihraç edilmektedir. Petrol geliri artarak zenginleşen ülkelerde dahili tüketim de artmaktadır. Bu ülkelerden kaçak olarak yurtdışına çıkarılan ham petrol de iç tüketim gibi görünmektedir. Orta Doğu’dan sonra %18.3 ile dünya petrol üretiminde ikinci sırada yer alan Kuzey Amerika içinde, Kanada ve Meksika’nın payı artarken, en büyük bileşen olan ABD’nin üretimi 1985 yılından bu yana azalmaktadır.
Rusya’nın üretiminde 2004 ve 2005 yılları boyunca günlük ortalama 878 bin varil artış gerçekleşmiştir. Bu büyük artış, Rusya’nın eski Sovyetler dönemindeki enerji sektöründeki ihtişamlı günlerini hatırlatmış, uyuyan devin uyandığı yorumlarını getirmiştir. Gerçekten de Sovyetler Birliği’nin 1987 yılında ulaştığı günlük 12,6 milyon varil petrol üretimi, şimdiye kadar tüm ülkeler içerisinde ulaşılan en yüksek üretim düzeyidir. 2005 yılında dünya petrol üretimi içinde Suudi Arabistan %11,8 ve ABD %9,8 pay almış, Rusya da %9,7 pay ile bunları izlemiştir. Eski Sovyetler Birliği ülkeleri toplamına bakıldığında ise, Suudi Arabistan’a eşdeğer miktarda üretim yapıldığı görülür. Öte yandan, yakın zamanda Rusya hükümetinin yayınlamış olduğu bir enerji raporunda, Rusya’nın halihazırdaki rezervlerinin 2040 yılında biteceği belirtilmiştir. Enerji rezervlerinin bitmesi, Rusya ekonomisi ve ülkenin stratejik önemi açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak, bu projeksiyonlarda Rusya’nın rezervlerinde beklenen artış ve verimsiz işleyen sistemin yeniden yapılandırılması çalışmaları dikkate alınmamıştır. Ayrıca, Morse ve Richard , Rusya’nın enerji ihracatını artıracak asıl potansiyelin, rezervlerinden ziyade boru hatları ve limanları olacağına dikkati çekmektedirler. Rusya’nın petrol ve enerji piyasalarında yerini alması kaçınılmaz görünürken, OPEC’in petrol piyasasındaki konumunu sarsabileceği zannedilmemektedir.

Dünya Üretimi (2005)
Sıra No Ülke Adı bin varil/gün milyon ton Pay

1 Suudi Arabistan 8.768 423 11,8
2 ABD 7.717 352 9,8
3 Rusya 7.056 348 9,7
4 İran 3.688 183 5,1
5 Meksika 3.560 177 4,9
6 Venezuella 3.418 176 4,9
7 Çin 3.308 165 4,6
8 Norveç 3.414 162 4,5
9 Kanada 2.763 129 3,6
10 İngiltere 2.503 118 3,3
11 Irak 2.414 118 3,3
12 BAE 2.422 113 3,2
13 Nijerja 2.148 105 2,9
14 Kuveyt 2.142 104 2,9
15 Endonezya 1.410 69 1,9
16 Libya 1.425 67 1,9
17 Brezilya 1.337 66 1,9
18 Cezayir 1.563 66 1,8
19 Umman 959 47 1,3
20 Arjantin 822 41 1,1

Liste Toplamı 54.068 2.605 84,5
Genel Toplam 74.493 3.585 100,0


Irak’ta 1972 yılında devletleştirilen petrol sektörü, en yüksek üretim rakamlarına günlük 3,5 milyon varil ile 1979 yılında ulaşmıştır. İran Savaşı ve ardından gelen uluslararası yaptırımlar nedeniyle bir daha eski üretim rakamları yakalanamamıştır. 1989 yılında 2,8 milyon varil olan günlük petrol üretimi, 1991 yılında Körfez Savaşı’nın başlamasından sonra günde 279 bin varile kadar gerilemiştir. Rezervleri bakımından ikinci sırada yer alan Irak, bugün dünyanın toplam üretiminin ancak yüzde üçünü yapmaktadır. Ülkenin petrol üretiminin büyük bölümü 7 merkezden sağlanıyor olup kuzeydeki en büyük merkez günde 700 bin varil üretim kapasitesiyle Kerkük; güneydeki en büyük merkez ise Rumayla şehirleridir. Saddam sonrası Irak’taki petrol sektörüne ilişkin araştırma yapan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (Center For Strategic and International Studies (CSIS)), savaş sonrasında Irak’ın günlük petrol üretiminin kısa vadede 3,2 milyon, 2010 yılı itibariyle de 4 milyon varile çıkabileceğini düşünmektedir. 2010 yılı günlük petrol üretimi için 5,5-6 milyon varil gibi iyimser tahminler de bulunmaktadır. Cambridge Enerji Araştırma Derneği Başkanı Daniel Yergin’in, CNBC’ye yaptığı açıklamada Irak’ta saptanmış 73 petrol havzasından yalnızca 15 tanesinin işletildiği, geri kalan yatakların işletilmesi için 30 milyar dolarlık kaynak gerektiği belirtilmiştir. Yergin, ayrıca, 5-7 milyar dolarlık yatırım ile Irak’ın petrol üretiminin 2010 yılında iki katına çıkacağını savunmaktadır.

OPEC ülkeleri ve Rusya dışındaki bölgelerde petrol üretimi, ihracat amaçlı değil, iç tüketimi karşılama amaçlıdır. Orta Asya petrolleri uluslar arası pazarlara gerek yapılan gerekse yapılması planlanan boru hatları projeleriyle yeni yeni çıkmaktadır.


PETROL TÜKETİMİ

1997-2005 yılları arasında, 1998 yılı dışında, tüketim üretimin üzerinde gerçekleşmiştir. 1997-2005 yılları arasında yüzde 3,9 oranında artan günlük ham petrol tüketimi, 2005 yılında günlük 75 milyon varil düzeyinde gerçekleşmiştir. Üretimin bu beş sene içindeki artışı ise yüzde 3,7’de kalmıştır.
Dünya Toplam Petrol Tüketimi (1997-2005)Bin varil/gün 1997 1998 1999 2000 2001 01/97 yüzde artışTüketim 72.496 72.815 74.495 75.295 75.291 3,9Üretim 71.848 73.280 71.832 74.482 74.493 3,7 Bugün 80 milyon varile ulaşan günlük petrol tüketiminin 2005 yılı itibariyle %26’sı sadece ABD tarafından yapılmaktadır. Avrupa’nın toplam tüketimi ise genel toplamın %22’sini oluşturmaktadır.
Küresel enerji talebi 1975-1990 yılları arasında dünya GSYİH’ndaki artışa paralel olarak yıllık ortalama %2,3 oranında artmıştır. 1990 yılında, küresel tüketimin %18’i eski Sovyetler Birliği’nden gelmekteydi. Ayrıca, eski Sovyetler Birliği’nin tüketimi Amerika’nın tüketiminin %75’ine ulaşmakta ve küresel talebi doğrudan etkilemekteydi. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, bu bölgedeki ülkelerin kişi başına enerji tüketimi Avrupa düzeylerinin biraz üstüne kadar düşmüş ve bunun etkisiyle küresel enerji tüketimindeki artış yıllık %1,44’e gerilemiştir. 1998 yılında BDT ülkelerinin enerji tüketimi dip noktayı gördükten sonra temkinli bir artışa geçerken, enerji talebinin uzun vadede yıllık ortalama artışının %2 oranında olması beklenmektedir. 2001 yılına gelindiğinde BDT ülkelerinin küresel tüketimdeki payı %10’a, Rusya’nın payı ise %3,5’a düşmüştür. Böylece, bölgenin küresel enerji talebini belirleyici etkisi azalmıştır. 2006 yılına gelindiğinde dünya enerji tüketimini etkileyen ülke profili değişmiştir. 2006 yılında enerji tüketimi %20 artan Çin’in etkisiyle küresel enerji tüketimi %2,6 oranında artmıştır. Aynı yıl, dünyanın diğer kesimlerinde devam eden ekonomik resesyon nedeniyle Çin dışında kalan dünya enerji tüketiminin artışı %1’in altında kalmaktadır.
Bugün ABD ve Japonya’dan (%7) sonra en yüksek ham petrol tüketimi Çin’de (%6,6) gerçekleşmekte ve Çin’in yakın gelecekte Japonya’yı geçmesi beklenmektedir. Uzak Doğu Asya ülkelerinin toplam petrol tüketimi, ABD’nin tüketimini geçmektedir.ABD, Avrupa ve Japonya’nın petrol tüketiminde önemli bir artış beklenmezken, IMF’nin 2003 yılı için %7,5 ve %6,3 büyüyen Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan Uzak Doğu Asya ülkelerinin, 10 yıl sonra yaklaşık 90 milyon varile ulaşması beklenen dünya günlük petrol tüketiminden önemli bir pay alacakları görülmektedir.

Dünya Tüketimi (2006)

Sıra No Ülke Adı bin varil/gün milyon ton Pay
1 ABD 19.633 896 25,5
2 Japonya 5.427 247 7,0
3 Çin 5.041 232 6,6
4 Almanya 2.804 132 3,7
5 Rusya 2.456 122 3,5
6 G. Kore 2.235 103 2,9
7 Hindistan 2.072 97 2,8
8 Fransa 2.032 96 2,7
9 İtalya 1.946 93 2,6
10 Kanada 1.941 88 2,5
11 Meksika 1.813 83 2,4
12 Brezilya 1.865 85 2,4
13 İngiltere 1.649 76 2,2
14 İspanya 1.508 73 2,1
15 Suudi Arabistan 1.347 63 1,8
16 İran 1.131 54 1,5
17 İndonezya 1.095 52 1,5
18 Hollanda 948 44 1,3
19 Avustralya 845 38 1,1
20 Singapore 726 37 1,1
21 Tayvan 776 38 1,1
22 Tayland 714 34 1,0
23 Belçika&Lüksemburg 672 32 0,9
24 Türkiye 662 30 0,9

Liste Toplamı 57.787 2.673 81,1
Genel Toplam 75.291 3.511 100,0

Petrol tüketimi ile GSYİH birbirine paralel artmaktadır. OPEC analizlerine göre, Çin’in reel GSYİH’si 2001 yılında yüzde 7,3 ve 2002 yılında yüzde 8 büyümüştür. 2003 yılında ise Çin’in 7,2 büyümesi beklenmektedir. Yakında petrol tüketiminde ikinci ülke olması beklenen Çin’in, daha önce Mançurya’daki petrol rezervleri sayesinde kendine yeterli olduğuna, 1993 yılından bu yana ise net ithalatçı konumuna geçtiğine dikkat çekilmektedir.
Aynı şekilde, Washington merkezli Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (CSIS) tarafından hazırlanan “Dünya Enerji Raporu 2002” ile dünyanın 2030 yılına kadarki enerji profili çıkarılmıştır. Bu raporda, petrol talebinin gelecek 30 yıl içinde yüzde 30 büyüyeceği ve toplam talebin yüzde 62’sinin gelişmekte olan ülkelerden geleceği belirtilmiştir. 2030 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerin toplam enerji talebi içindeki payının yüzde 13’lük artışla yüzde 43’e çıkacağı savunulmuş ve bunun nedenleri gelişmekte olan ülkelerdeki sanayileşme, büyük şehirlere ilginin artışı ve ticari yakıtlara olan yatkınlığın artması olarak açıklanmıştır.

Türkiye’nin tek başına ham petrol tüketimi, günde 650 bin varilin üzerinde olup 2005 yılı itibariyle dünya tüketiminin %0,9’una tekabül etmekte ve genel olarak artan bir seyir izlemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder