DENİZ KİRLİLİĞİNE GENEL BAKIŞ
İnsanların dikkatinin deniz kirliliğine çekilmesinde, büyük tankerlerin yapmış
olduğu kazaların katkıları büyüktür. Bunlardan biri 1987 Mart'ında Fransa açıklarında
denize 230.000 ton ham petrol sızdıran AMOCO CADIZ tankerinin neden olduğukazadır. Akdeniz yeryüzündeki deniz alanlarının yüzde birini kapsamasına karşın, dünya yüzeyindeki yüzer petrol ve zift tabakalarının yarısını içinde barındırmaktadır. Deniz yüzeyindeki kirlilik diğer kirlilik çeşitlerine göre daha az deniz kirliliği oluşturmasına karşılık insanların direkt olarak bu kirliliği görmeleri dikkat çekici bir faktördür. Tanker kazalarının deniz kirlenmesine katkısının tüm kirliliğe oranı % 25 kadardır. Petrol tabakalarının çaresine nasıl bakılacağı sorunundan halkın haberdar olması 1976'da TORREY CANYON'un bombalanması olayı ile olmuştur. Bu başarısız girişim ile 1981 yılı arasında kazalarda yok olan petrol yükü 200 milyon dolar, temizleme çalışmaları 250 milyon dolar, çevre (ekonomik) ve kamu zararları 300 milyon dolar, tazminat davaları 250 milyon dolar mertebesindedir[2]. Bu gün bu rakamlar taşımacılığın artmasıyla çok daha yüksek mertebelere çıkmıştır.
4.2. DENİZLERDE OLUŞABİLECEK KİRLİLİK TİPLERİ
Dünya üzerindeki denizler yüzyıllardan beri atık merkezleri olarak
kullanılmıştır. Denizlerde meydana getirilen kirlilikleri üç ana gruba ayırabiliriz:
1. Deniz Dibi Kirliliği.
2. Deniz Suyu Kirliliği.
3. Deniz Yüzeyi Kirliliği.
Dip kirlenmesi insanlar tarafından atılan katı atıklardan kaynaklanmaktadır.
Bunlar; variller içinde atılan sanayi artıkları, katı çöpler ,kutu içecekler, pet şişeler,metal artıklar, vs. dır. Genelde bu kirlilik deniz suyunu fazla kirletmez ancak bu atıkların yok olma süreleri çok uzun olduğu için (plastik türevleri 400 ile 700 yıl) kalıcı bir kirlilik yaratırlar. Deniz kirliliğinin asıl sebeplerinden biri direkt suda çözünerek kirlilik yaratan atıklardır. Bunları biyolojik ve sentetik diye ikiye ayırabiliriz. Biyolojik atıklar deniz içindeki bakteriler tarafından kısa sürede (6 ile 12 ay) yok edilebilir. Ancak bu atıkların miktarı fazla olursa denge bozulabilir. Sentetik atıklar deniz tarafından yok edilemez ve en tehlikeli atıklar (deterjan, ağır metaller içeren atıklar vs.) bunlardır. Bu yazının ana konusu olan deniz yüzeyini kirleten maddelerin başında yağ ve petrol türevler gelir. Bunun yanında deniz suyu yoğunluğundan daha az yoğunluktaki maddelerde (tahta parçaları, çöpler, pet şişeler vs.) yüzey kirliliğini oluşturur.
4.3. DENİZLERDE PETROL VE YAĞ KİRLENMESİ
Bundan sonra yağ, ham petrol ve petrol türevi maddeler kirletici adıyla
anılacaktır. Genelde herhangi bir, nedenden dolayı denize dökülen kirleticinin (yağ, ham petrol ve petrol türevi) kalınlığı kısa sürede 1 mm'nin altına düşer ve km'lerce büyüklükte bir alana yayılır. Bu kirlenme yüzey akıntısı ve rüzgarla daha büyük alanlarayayılabilir. Kirletici önce kalınlığının etkisiyle daha sonra yüzey gerilimi vasıtasıyladeniz yüzeyinde yayılır. Kirleticinin viskozitesi ile sıcaklığı yayılma üzerinde yayılmayıarttırıcı bir etkisi vardır. Kirletici yüzeye yayıldıktan birkaç saat sonra parçalanıp akıntıveya rüzgar yönünde çizgiler halinde dağılır. Kirletici bu aşamadan sonra kendi akıcılığıile değil, dış etkenler nedeniyle yayılır. Yayılan kirleticinin bir kısmı buharlaşır.Buharlaşma miktarı kirleticinin uçuculuğu, ortam sıcaklığı, kirleticinin yayıldığı alan,kirleticinin kalınlığı ile doğru orantılıdır. Ayrıca rüzgar ve dalga buharlaşmayı arttırır.
Buharlaşma kirleticinin viskozitesini arttıracağından temizleme işlemini zorlaştırıcı birfaktördür. Dalga ve çırpıntılar yüzeydeki kirletici tabakanın parçalanmasına ve kirleticidamlacıkları oluşup bunların suya batıp yüzeyin altında ikinci bir tabaka oluşturmasınaneden olur. Viskoz kirleticiler fazla dağılmadan uzun süre su yüzeyinde kalabilir.Viskozitesi düşük olan kirleticiler çabucak parçalanıp dağılma eğilimindedirler. Bir çok kirletici, kirleticilik hacmini 3-4 kat arttırıcı şekilde suyla karışırlar. Bu olay sübyeleşme
adıyla anılır. Sübyeleşme genellikle viskozdur ve diğer etkilerle kirleticinin dağılmasınıengeller. Kirleticinin içindeki asfalt oranı % 5'den fazla ise kararlı Sübye oluşur.Sübyeler sakin havada veya kıyıda tekrar ayrışırlar. Viskozite sübyeleşmeyi ters oranda etkiler, ancak denizdeki 3 Beaufort kuvvetinden daha kuvvetli rüzgarlarda düşük viskositeli kirleticiler 2-3 saatte % 60-80 oranında sübyeleşirler. Yüksek viskozeteli kirleticinin % 10 sübyeleşmesi için yaklaşık 10 saat geçmesi gerekir. Sübyenin oranı
arttıkça kirleticinin yoğunluğu deniz suyuna yaklaşır ve kirleticinin rengi sırasıyla siyah,karverengi, turuncu ve sarı olur. Kirleticinin bir kısmı zamanla suda çözünür.
Çözünme oranı ve miktarı, kirleticinin miktarına, cinsine, suyun ısısına, dalgalara ve dağılma yüzeyine bağlıdır. Çok ağır ve çok hafif kirleticiler suda çözünmez. Oksijenle direkt temas eden kirleticiler oksidasyona uğrarlar. Hidrokarbon molekülleri ya çözünürler yada birleşerek katranları oluştururlar. Güneş ışığı altında ince filmler 24 saatte % 1'in altında bir oranda parçalanırlar. Yüksek viskoziteli kirleticiler ve sübyelerinin oksidasyonu onları kararlı kılar. Kirleticiye yapışan organik maddeler çökelmeye neden olabilir. Ayrıca ısı değişimleri çökelmeye neden olur. 10OC ısı yükselmesi deniz suyu yoğunluğunu % 25 değiştirir, kirleticinin yoğunluğu ortalama % 0.5 değişir. Bu nedenle gündüz yüzen kirletici gece batabilir. Bu durum yüzey kirlenmesini önleyen bir faktördür ancak daha tehlikeli olan dip kirlenmesine neden olur. Deniz suyu pek çok bakteri içerir. Bu bakteriler kirleticiyi karbon kaynağı olarak kullanarak bir kısmını parçalar. Bu tür biyolojik bozunumu etkileyen faktörler, ısı, oksijen oranı, nitrojen ve fosfor gibi çok çeşitlidir.
4.4.DENİZ KİRLİLİĞİNİN HUKUKİ YÖNÜ
1954 tarihli Petrol Kirliliğini Önleme Sözleşmesi petrol kirliliğinin etkilerini azaltmak amacıyla düzenlenmiş ilk önemli Sözleşme idi. Ancak, takip eden yıllarda kirlilik tehdidi büyük oranda arttı ve kuruluşundan itibaren, IMO kirlilik sorununa büyük önem verdi. 1954 Sözleşmesi 1962 yılında değişikliğe uğradı, fakat Torrey Kanyon kazası dünyaya deniz yoluyla petrol taşımacılığının deniz çevresine oluşturduğu tehdit konusunda önemli bir uyarı oldu. Felaketten hemen sonra, IMO bir dizi Sözleşmeler ve Kurallar geliştirmek üzere çalışmalar yürüttü, bunlar arasında 1969 yılında kabul edilmiş bulunan 1954 Sözleşmesinin gözden geçirilmesi de vardı.
1969 Yılında iki Sözleşme kabul edildi. Bunlardan birisi Açık Denizlerdeki Petrol Kirliliği Olaylarında Müdahale Hakkında Sözleşme idi ki bu Sözleşme, Sahil Devletlerinin açık denizlerde meydana gelen ancak petrol kirliliğine yol açması olasılığı bulunan kazalara müdahale etme haklarını düzenlemekteydi. Bu Sözleşme 1975 yılında yürürlüğe girdi.
İkincisi ise Petrol Kirliliğinden Oluşan Zararın Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşme idi ve bu Sözleşme kaza sonucunda bir petrol kirliliği olması durumunda bu kirlilikten etkilenenlere karşı geminin veya yükünün sorumluluğunu düzenlemekteydi. Sözleşme, kirlilik kurbanlarının kullanabilecekleri yeterli miktarda tazminatın hazır bulundurulmasını amaçlamaktaydı ve bu tazminatı ödeme yükümlülüğünü donatana yüklemekteydi. Bu sözleşme, 1975 tarihinde yürürlüğe girdi.
Bazı devletler, bu Sözleşme ile getirilmiş bulunan mali sorumluluk limitlerini çok düşük bulmaktaydılar ve hazır bulundurulan tazminat miktarının pek çok olayda yetersiz kaldığını belirtmekteydiler. Sonuçta, IMO tarafından 1971 yılında yeni bir konferans toplandı ve bu konferansta Petrol Kirliliğinden Oluşan Hasarın Tazmini İçin Uluslararası Fon Kurulması Hakkında Sözleşme kabul edildi. Bu Sözleşme 1978 yılında yürürlüğe girdi.
Bütün yükü donatana yükleyen Sivil Mali Sorumluluk Sözleşmesinden (civil Liability Convention) farklı olarak, Uluslararası Deniz Kirliliğinden Oluşan Zararı Tazmin Fonu (IOPC), kazadan sonra bir petrol kirliliği meydana gelmesi ve bundan oluşan zararın Sivil Sorumluluk Sözleşmesi çerçevesinde karşılanamaması durumunda ek bir tazmin sağlamak amacıyla düzenlenmişti. Böylelikle tazmin yükümlülüğü donatan ve yük sahipleri arasında eşit olarak bölüştürülmekteydi.
Bu fonla ilgili çalışmalar merkezi Londra’da bulunan IOPC Fonu Örgütü tarafından yürütülmektedir.
1969 tarihli Sivil Sorumluluk ve 1971 Tarihli Fon Sözleşmelerinde belirlenen limitler IMO Tarafından 1992 yılında toplanan bir konferansta kabul edilen bir protokolle arttırıldı. Bu Protokol 1996 yılında yürürlüğe girdi ve petrol kirliliğinden zarar görenlere ödenebilecek miktarın üst sınırını 135 Milyon USD’e yükseltti.
Deniz kirliliğinin hukuksal yönü ile ilgilenen Sözleşmelere ek olarak, IMO bu konunun diğer boyutları ile de önemle ilgilendi. Petrol taşımacılığında görülen büyük artış, ve buna bağlı olarak deniz kirliliği olaylarında sadece kazalardan dolayı değil ancak normal denizcilik faaliyetleri sonucunda ve özellikle de tank yıkama nedeniyle artışın olması deniz çevresinin korunması konusundaki uluslararası duyarlılığı arttırdı. 1971 yılında 1954 tarihli Deniz Kirliliğinin Önlenmesi Sözleşmesinde değişiklikler yapılarak bir kaza sonucu meydana gelebilecek petrol kirlenmesinin azaltılması ve Avustralya’daki Great Barrier Reef bölgesine özel koruma sağlanması amaçlandı.
Bununla birlikte, çoğunluğun kafasındaki düşünce, gemilerden kaynaklanan petrol kirliliğinin önlenmesi konusunda bütünüyle yeni bir Sözleşmenin gerekli olduğu idi. Bu yüzden IMO 1973 yılında gemilerden kaynaklanan deniz kirliliğini bütün ayrıntılarıyla görüşmek üzere büyük bir konferans topladı. Bu konferansın sonucunda kirliliğin önlenmesi konusunda en ayrıntılı ve en önemli Uluslararası Sözleşme olan Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi İçin Uluslararası Sözleşme (MARPOL) kabul edildi. Bu Sözleşmede yalnızca petrolden kaynaklanan deniz kirliliği değil, kimyasallar, çöpler ve lağım suları gibi diğer zararlı maddelerden kaynaklanan kirlilik de ele alınıyordu.
MARPOL Sözleşmesi, gemilerden denize bırakılabilecek sintine miktarını büyük ölçüde kısıtlamış, hatta Karadeniz, Kızıldeniz gibi belli deniz alanlarında bunu tamamen yasaklamıştır.
Bazı ülkeler belli teknik sorunlar nedeniyle bu Sözleşmeyi imzalamakta zorluklar yaşadılar. Arada geçen zamanda 1976/77 Kışı meydana gelen bir dizi tanker kazası daha ileri derecede önlemler alınması gereksinimini doğurdu. IMO, bu gereksinimi karşılamak amacıyla hızla harekete geçerek 1978 Yılında Tankerlerin Güvenliği ve Kirliliğin Önlenmesi konusunda Konferans yapılmasını sağladı. Bu Konferansta 1973 MARPOL Sözleşmesine ham petrol tanklarının yıkanması gibi çalışma usullerine yönelik bir dizi teknikleri içeren ve ayırılmış (Segregated) balast tanklarının daha iyi korunmuş bir yere alınması gibi inşa gerekliliklerinde bir dizi değişikliği getiren bir protokolün eklenmesi kabul edildi. 1973 MARPOL Sözleşmesinin kabul edilen1978 Protokolü, aslında ana Sözleşmenin değişikliğe uğramış şekli idi. Bu belgeler ikisi birden MARPOL 73/78 olarak anılmaya başlandılar ve 1983 yılında yürürlüğe girdiler. Sözleşmede bu tarihten sonra pek çok başka değişiklikler de yapıldı.
1990 Yılında IMO, Deniz Kirliliğine Hazırlık, Mücadele ve İşbirliği Hakkında Uluslararası Sözleşmeyi (OPRC) kabul etti. Bu Sözleşmenin amacı, bir tanker kazası gibi acil durumlarda ülkelerin acil müdahale olanaklarını arttırmaktı. Sözleşme Mayıs 1995 Tarihinde yürürlüğe girdiyse de bazı hükümleri çok daha önceden, 1991 baharında Basra Körfezinde meydana gelen büyük deniz kirlenmelerine karşı kullanılmıştı. Bu önlemler, özel bir IMO Fonundan desteklenmekteydi ve ekolojik açıdan önemli pek çok deniz alanının büyük zararlardan kurtarılmasına yardım etti.
1996 Yılında IMO, tehlikeli ve zehirli atıkların deniz yoluyla taşınmasından doğabilecek zararın tazmini amacıyla uluslararası bir sözleşmeyi (HNS) kabul etti. Bu Sözleşme, 250 Milyon USD e kadar olan zararların tazmini konusunda iki aşamalı bir sistem getirmekteydi. Sözleşmede yalnızca kirlenme boyutu değil, yangın ve patlama gibi diğer riskler de ele alınmaktaydı.
Güvelik ve kirliliğin önlenmesi IMO’nun ilgilendiği ana konular olmakla beraber, Örgütün pek çok diğer alanlarda etkinlikleri de bulunmaktadır.
Bunlardan bir tanesi deniz taşımacılığının kolaylaştırılmasıdır. Geçmişte uluslararası standart hale getirilmiş belgelendirme usullerinin bulunmaması hem gemideki görevli personel hem de karadaki ilgili kişiler için önemli bir yük oluşturmaktaydı ve önemli ölçüde gecikmeye neden oluyordu.
IMO, kurulmasından itibaren bu sorunlarla ilgili çalışmalar yapmaya başlamıştı ve 1965 yılında, Deniz Trafiğinin Kolaylaştırılması Hakkında Uluslararası Sözleşmeyi (FAL) kabul etti. Bu Sözleşmenin temel hedefleri deniz trafiğinde gereksiz yere gecikmeleri önlemek, Hükümetler arasında işbirliğinin geliştirilmesine yardım etmek, gemilerin limana girişleri çıkışları ve limanda kalışları ile ilgili formaliteler ve usuller hakkında uygulanabilir ölçüde birörnek olunmasının sağlanması idi. Bu Sözleşme 1967 yılında yürürlüğe girdi.
IMO’nun deniz kirliliğinde mali sorumluluk konusunda yaptığı çalışmalardan daha çok söz edilmesine rağmen, Örgüt diğer hukuki konularda da çeşitli Sözleşmeler hazırlamıştır.
4.5. DENİZ YÜZEYİNDEN PETROL VE PETROL TÜREVLERİNİ TEMİZLEME SİSTEMLERİ
Kirleticileri deniz yüzeyinden temizlemek için üç ana yöntem vardır:
1. Biyolojik yöntemler.
2. Sentetik yöntemler.
3. Mekanik yöntemler.
Biyolojik yöntemler bakteriler vasıtası ile kirleticinin parçalanması mantığına
dayanır. Sentetik yöntemlerin ana fikri sentetik olarak üretilen temizleyici vasıtasıyla kirleticiyi parçalayarak yok etmek veya kirleticinin tam katı hale gelip (plastik gibi) kolay bir şekilde toplanabilmesini sağlamaktır. Ancak her iki yöntem de geliştirilme aşamasında olup çok pahalı yöntemlerdir.
Mekanik toplayıcıların hepsi bir kirletici toplama sistemi ve kirleticiyi depoya
aktaran bir pompa sisteminden oluşmaktadır. Mekanik toplayıcıları 5 ana kategoride toplayabiliriz.
1. Emici toplayıcılar.
2. Adhezyon (yapışma) sistemli toplayıcılar.
3. Mekanik taşıyıcılı toplayıcılar.
4. Suda delik sistemli toplayıcılar.
5. Girdap prensipli toplayıcılar.
4.5.1. Emici Toplayıcılar
Su üzerindeki kirletici emilerek sudan toplanır (Şekil 1.). Emilen akışkanın
içinde % 80'den fazla su vardır. Kirletici tabakasının inceliği karışımın içindeki su oranını arttırır. Kirleticiyi ayırmak için büyük tanklara ve depolara ihtiyaç vardır. Bu toplayıcıların verimleri hafif çırpıntılı denizlerde çok düşmekte ve sakin denizlerdetercih edilmelidir.
4.5.2. Adhezyon Sistemli Toplayıcılar
Kirletici malzeme sert yüzeylere yapışır, bunun yanında su çok az yapışır.
Kirleticinin tutunmasını arttırmak için oleofilik malzeme kullanılır. Bunlar küçük ebatlı
aletler olup saatte toplayabildikleri kirletici miktarı düşüktür. Oleofilik malzemelerin en
yaygın kullanılanı Polipropilen'dir. Oleofilik malzemeler çok pahallı olup yüksek
teknoloji ürünleridir. Bu sistemlerin verimi oldukça yüksek olup 1'e yakındır. Verimden
kasıt, denizden toplanan karışımın içindeki kirleticinin oranıdır. Bu kategoride 3 ayrı
sistem vardır.
4.5.2.1.Halatlı Sistem: Kirletici bir halata yapışır. Halat 2 merdane arasında
sıkıştırılarak üstündeki kirletici temizlenir. Yüksek viskoziteli kirleticinin halattan temizlenmesi problem olmaktadır. Orta ve düşük viskoziteli kirleticilerin toplanmasında uygundur. 3 kuvvetinde havalara kadar çalışabilir.
4.5.2.2.Diskli Sistem : Bu sistemde bir disk, üzerinde kirletici olan suyun içinde
dönerek kirleticiyi toplar. Disk üzerinde sıyırıcı bir hevha, yapışan kirleticiyi temizler.Bu temizleyiciler 2 kuvvetine kadar havalarda çalışabilmektedir. Yüksek toplama verimi ve hızına sahiptirler. Sübyeleşmiş kirleticiyi toplama yeteneği çok düşüktür.
4.5.2.3.Kayışlı Sistem : Bu sistemde iki silindir yardımıyla döndürülen bir kayışınyüzeyden topladığı kirleticiyi başka bir silindirin sıkıştırması yardımıyla kazınmasıprensibi ile çalışır. Bu sistemler sübyeleşmiş kirleticiyi hatta katı atıklar dahi temizleyebilir.
4.5.3. Mekanik Taşıyıcılı Toplayıcılar
Bu yöntemde su üzerindeki kirletici, halatlar veya dubalarda tecrit edilir. Daha
sonra konsantre kirletici arşimed vidası, padıl, fırça gibi mekanik vasıtalar ile bir tankailetilir. Bu yöntemin verimi kirleticinin kalınlığının fazlalığı ve viskozitesinin yüksekliği ile artar. Her türlü yüzey kirliliğine uygulanabilir.
4.5.4. Suda Delik Sistemli Toplayıcılar
Bu yöntemde suda kirletici ve suyun akabileceği suni bir delik yaratılır. Her
türlü kirletici bu sistemle toplanabilir. Su kirleticiden yoğunluk farkı yoluyla ayrılır. Busistemin verimi düşüktür. Ayrıştırma tankına kirleticiyle birlikte çok fazla su girer.Verim ve toplama hızı, kirleticinin kalınlığına, visktozitesine, kirleticinin toplayıcıya geliş hızına, akıntıya, dalgaya ve rüzgara bağlıdır.
4.6. HIZLANDIRILMIŞ DİNLENDİRME YOLUYLA KİRLETİCİ TOPLAMA
SİSTEMİ
Aşağıda anlatılacak sistem İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesinde
özgün olarak düşünülmüştür.Gemi ile entegre çalışacak yeni önerilen bu sistem
temelde "emme + yoğunluk farkı" ilkelerinden hareketle geliştirilmiştir. Buna ek olarakbazı yeni tasarımlar getirilerek, kirletici (petrol) ile suyun birbirinden hızlandırılmışdinlendirme dediğimiz bir yolla ayrışmasını sağlayan bir sistem elde edilmiştir. Deneyiçin dizayn edilen Şekil 8'de ve Resim 1'de ana tankları görülen sistem toplam dört bölümden oluşmaktadır.
a) Deniz suyu tasfiye pompası.
b) Deniz suyu seviye şamandırası.
c) Trim sarkacı.
d) Trimi ayarlayan pompa.
e) 220/12 V güvenlik birimi.
4.7.SİSTEMİN DENENMESİ VE DEĞERLENDİRMELER
Deneyler, sistemin niceliksel olarak sınanmasından ziyade, niteliksel olarak
denenmesine yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Bu her şeyden evvel dar bir alanda kirletici kalınlığının sabit tutulamaması nedeniyledir. Denemeler 1.5 m2 serbest suyüzeyine sahip kuşatılmış bir alana 3 lt 2 numara dizel yağı (kirletici) dökülerek yapılmıştır. Bu, başlangıçta, 2 mm kirletici kalınlığına tekabül etmektedir. Kirli su,yüzeyden tanka 1 cm kalınlıkta alınacak şekilde ayarlanmıştır. Boşaltma ve trim ayarpompaları önceki paragraflarda verilen devrelere göre otomatik çalışmaktadır. Ancak çalışılan kirletici miktarının çok fazla olmaması nedeniyle toplanan kirletici, (II) numaralı biriktirme tankına alınmayıp (I) no'lu dinlendirme tankında bırakılmıştır.
Yapılan denemelerde, Resim 3.'den de görüleceği gibi, sıfıra yakın ilerleme hızında kirletici-su karışımı herhangi bir türbülansa uğramadan düzgün akım hatlı bir akış karakteri göstererek sistemin giriş ağzına kadar gelmekte ve buradan kabarcıklar yaparak içeriye dökülmektedir. Şekil 13.'de tankın içide gözlemlenen durum skeç halinde gösterilmiştir ki, 0.5 m uzunluktaki bir tankın başlangıçtan boyu % 25'i kadar mesafede, kirletici artık tabaka oluşturmaya başlamakta ve bu da öngörülen çalışma sürecinin işleyeceğini göstermektedir.
I. Kirli suyun toplandığı ve yağın ayrıştığı bölme.
II. Kirleticinin toplandığı bölme.
III. Sancak ve iskelede iki adet balans (trim ayar) tankı.
IV. Elektrik ve denge elemanları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder