Translate

7 Nisan 2013 Pazar

ask kahramani hikaye

Ask Kahramani




Yil 1960,

New York'un sirin bir cafeteryasinin kapilari acilir ve iceriye 30a yakin kizli erkekli gencler gulerek eylenerek girerler. Kendileri icin rezerve edilmis uzunca masaya en basa universiteden cok sevdikleri hocalari olmak uzere siralanip otururlar.

Narin garson kiz, gunun uzun ve yorucu olacagina inandigindan ince ve gucsuz gibi gorunen kollarini sivar ve hemen genclerin icki ve cerezlerini getirmek icin mutfaga dalar.

Ickiler dagilir, cerezler mezeler masaya dizilir. Gencler aralarinda sakalasip gulusurken masanin basindaki 55 yaslarindaki gobekli ve sevecen hoca ayaga kalkip eline aldigi bicagin kenarini bardagina vurarak gencleri susturur.
Gencler hocaya donup heyecanla soyleyecegi sozleri beklerler.

Hoca: "Uzun soze gerek yok, bugun hepiniz hipokrat yemininizi edip keplerinizi havaya firlattiniz. Karsimda gelecegin 30 tane piril piril doktoru oturuyor sizlerle gurur duyuyorum gencler".

Cafeteryada bir alkis kopar, doktor gencler ve diger masalardaki misafirler hocayi alkislarken hoca yine bardagina vurur bicagin ucuyla : "Asil alkisi genc doktorlar hakediyorlar". Cafeteryadaki alkis tufani daha kuvvetlidir bu kez.

Alkislar yavaslayinca hoca elini kaldirarak son alkislari ve sesleri durdurur. Masaya hitap ederek: "Elbette hepinizin doktor olmasinda birilerinin katkilari vardir, hayatinizda kendinize kahraman sectiginiz kisileri anlatmak isterseniz kadehlerimizi o kahramanlarimiza kaldiririz".

Kisa boylu, cilli, muzip gorunumlu gencin biri ayaga firlayip: "Ben herseyi anneme borcluyum, annem beni dogurmasaydi, okutmasaydi doktor olamazdim. Benim kahramanimin tek sucu, 1.50 lik bir erkegi bana baba olarak secmis olmasi"
masadakilerden ve cafeteryanin diger masalarindan gulmeler duyulur.

Sevimli bir kiz ayaga kalkar: "Benim kahramanim anatomi2 dersini veren hocamdir, sinavda 6 sorunun 5 ine yanlis cevap verdigimde, hirsindan kalemiyle beni yana itip dogru cevaplari kisa kisa yazip sinifi gecmemi saglayandir"
Salondan yine kahkahalar yukselir..

Bastaki hocanin hemen yaninda oturan uzun boylu, esmer yakisiklisi bir genc ayaga kalkar, gozleri bugulanir ve: "Benim kahramanim 7 yasinda bir kiz cocugudur". masalardakiler susarlar ve genc anlatmaya baslar.
"1944 yilinda ben 10 yasindayken babamla Almanyada Auschwitz esir kampinda bulundugumuz donemde dikenli tel orgulerin dibine kadar gider disardaki cicegi, kelebegi, yesillikleri, agaclari seyrederdim. Birgun yine ustumde cizgili ve yirtik mahkum kiyafetimle yesillikleri seyrederken birden calilarin arasindan, saclarindaki kurdelasinin rengini hatirlamadigim kirmizi elbiseli 7 yaslarinda bir kiz belirdi.Elinde yesil bir elma vardi geldi tel orgunun onune karsima oturdu ve elmasini bana uzatti.Yesil elmasi gozlerinin rengindeydi, kiza bakakalmistim.
"Almam gorurlerse beni oldururler"
"Al burda ye goturme o zaman kimse gormez".
Aldim, kizin gozlerine bakarak ve korkarak bir cirpida elmayi yedim.
"Sen bunu neden bana verdin ki simdi?"
"Biliyorum karnin ac, bunu yersen guclu olursun o zaman seni olurmezler, gucsuz olanlari olduruyorlarmis".
"Bu elma beni hergun guclu tutmazki".
"Ben hergun getiririm sen merak etme. Eliyle sol tarafi isaret ederek, "Bak biz taa ordaki koyde oturuyoruz ben senin yanina gelirim tamam mi?"
Gulumseyerek tamam dedim.
"Ben kalkayim annem merak eder, yarin yine gelirim byee"
Kurdelasinin rengini hatirlamadigim, kirmizi elbisesiyle kosarak uzaklasti yesil gozlu melek..

Ertesi gun oglen yine tel orgulerin oraya gittim icimden acaba geldide gittimi yoksa aksama mi gelir diye dusunurken birden caliliklarin arasindan yine sacinin kurdelasinin rengini hatirlamadigim kirmizi elbiseli kiz gulumseyerek belirmisti. Gozlerim parlamisti onu gorunce.
Cebinden bir dilim ekmek ve gozlerinin renginde bir yesil elma cikartip uzatti bana, ben onlari yerken kendiside karsima oturdu yememi izliyordu.
Ne kadar actim, ne kadar muhtactim.. 1 dakika surmedi ekmek ile elmayi yemem..
Bir sure sohbet ettikten sonra ben gitmeliyim diyip kosarak uzaklasti.

Artik hergun kurdelasinin rengini hatirlamadigim kirmizi elbiseli kizi bekler olmustum, ona ayri bir isinmisti icim.
Gec geldigi zamanlar gozlerim caliliklarda kaliyordu, ha kipirdadi ha kipirdayacak diye bakip duruyordum ot yiginlarina. Bazanda acaba gelmeyecekmi diye dusunup kendi kendime korkuyordum fakat her seferinde caliliklarin arasinda gorundugunde icimi doyumsuz bir sevinc kapliyordu. Bir dilim ekmek ve bir yesil elmanin yani sira onu ozler olmustum.

Aradan 2 ay gecmisti, sayim vardi ve gucsuzleri seciyorlardi yine. Babami ve beni gucluler tarafina aldiklarinda kurdelasinin rengini hatirlamadigim arkadasima icimdeki minnet gozyasi olup cosmustu..

Birgun aramizda tel orgulerle sohbet ederken basini yere egip: "Ben artik gelemicem, biz yarin uzak yere tasiniyoruz"
Beynimde ugultular, simsekler cakti. Kalbime agrilar saplandi, gozlerim doldu ne diyecegimi bilemedim. O da bana dolu dolu olan yesil golzerindeki huzunle bakti.
Ayaga kalkti: "sen yasa, sakin olme"
Arkasini donup yuzunu benden cevirirken yanaklarina damlayan gozyaslarini gordum..
Uzaklasip gitmisti kurdelasinin rengini hala hatirlayamadigim kirmizi elbiseli kiz. Icim aciyordu, gozlerimden sicim gibi yaslar bosanmaya basladi. Ellerimin islandigini hissedince terledim sandim sonra  anladimki dikenli tel orgulere oyle bir aciyla tutunmusumki avuclarim kanamisti..
Birdaha gelmedi..

1 ay sonra savas bitti ve bizi caliliklara, ormana, tasa, topraga saliverdiler. Babam elimden tutup "Kos bu taraftan".
Bir adim bile ilerlemedigimi gorunce :"noldu cocugum kossana"
"Baba surdaki koy varya oraya gidelim, benim arkadasim orda oturuyordu"
"Oglum onlarin tasindigini soylemistin".
"Evet ama nereye gittiklerini belki bilirler". Babam beni degil ben babami cekistiriyordum koye dogru. "Iyi tamam sayet yoklarsa gidecegiz oyalanmak yok".
Koyde kimse bilmiyordu nereye tasindigini, izini tamamen kaybetmistim sonra babamla bir kiyi kentine gelip, babamin bir yolcu gemisinde Amerikaya yolculuk karsiliginda calismasiyla buraya geldik.

Genc basini one egip once bir ic cektikten sonra tekrar basini kaldirip: "Ben kadehimi, kurdelasinin rengini hatirlamadigim kirmizi elbiseli kiza kaldirmak istiyorum".
Cafeteryaya bir huzun cokmustu ve birden sanki uzaklardan ince narin bir ses: "Sariydi"
Genc birden yerinden firladi, duymustu bu ince, tiz narin sesi.
"Kim soyledi kim"?
Masanin diger ucunda kosede ayakta duran narin garson kiz basini kaldirmadan: "Sariydi"..
Genc, masanin uzerinden ucarcasina diger ucundan kizin onune atlamisti. Kizin yuzunu avuclarinin icine alip basini kaldirdi.
Yemyesil islak gozleriyle kendine bakan bu narin garson kiz:"Kurdelasinin rengi sariydi"..

Sevincten cildiracak gibi olmustu genc, kizi belinden kavradigi gibi
donmeye baslamisti.
Cafeterya, aglayan, gulen, alkislayan, birbirine sarilan insanlar toplulugu olmustu..

Hayatta biryerlere gelmenizi saglayan kahramanlariniz varsa onlari unutmamaniz dilegiyle..


yazan; Kralin Kizi
Uyarı; Tüm hakları saklıdır izinsiz kopyalanamaz yayınlanamaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder